NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
مَعِينٍ
حَدَّثَنَا
حَفْصٌ عَنْ
جَعْفَرٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ
قَالَ كَانَ
رَسُولُ
اللَّهِ
يُضَحِّي
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بِكَبْشٍ
أَقْرَنَ
فَحِيلٍ
يَنْظُرُ فِي
سَوَادٍ
وَيَأْكُلُ
فِي سَوَادٍ
وَيَمْشِي
فِي سَوَادٍ
Ebû Saîd (el Hudrî)'den
demiştir ki:
"Rasûlullah
(S.A.V.) hayası burulmadık kara gözlü, kara ağızlı ve kara ayaklı bir koçu
kurban etmişti"
İzah:
Tirmizî, edâhî; Nesâî,
dahaya; İbn Mâce, edâhî
Daha önce tercümesini
sunduğumuz 2792 numaralı hadisin şerhinde yaptığımız açıklamalar bu hadıs-ı
şerif için de geçerlidir. Ancak burada sözü geçen açıklamaya ilâveten şu
hususu açıklamak gerekir:
Nebi s.a.v.’in,
hayaları burulmamış bir koç kurban ettiğini ifade eden bu hadis-i şerifle,
hayaları buruk bir koç kurban ettiğini ifade eden bir önceki hadis-i şerif
arasında bir çelişki yoktur. Her ne kadar hayaları burulmamış hayvanı kurban
etmek daha faziletli ise de Hz. Peygamber her iki hayvanı kurban etmenin caiz
olduğunu göstermiş olmak için hayaları burulmuş olanlardan da burulmamış
olanlardan da, kurban kesmiştir. Bu farklı iki uygulama, bu cevazı göstermek
maksadıyla, şuurlu olarak yapılmıştır. Herhangi bir tezat şaibesinden tamamen
salimdir.